Konu beslenmeye geldiğinde herşeyin kalorilerle ilgili olduğu düşüncesine kapılabilirsiniz. Sadece bel ve kalçanızı ölçüyorsanız bu fikir doğru olabilir.
Fakat zihinsel sağlığınızı dikkate alıyorsanız bilim adamları farklı bir konu üzerine dikkatimizi çekiyor: ‘doğru çeşit yağ tüketimi’. Bu demek değildir ki kekin içindeki yağın gramını inceleyin ya da haftada kaç kez kırmızı et yediğinizi hesaplayın. Bu konu, beyninizin rutin işleyişi için gerekli yağları tüketmenizle ilgili.
Beyin ve sinir hücrelerinin etrafını saran ince tabaka, yağlardan oluşur. Hislerimiz, düşüncelerimiz ve vücudumuza verilen direktifler; sinyaller şeklinde bu hücreler ve onların yağdan yapılmış uzun kolları boyunca ilerler.
Fakat bu, herhangi bir yağ değildir. Omega-3 yağ asitleri, beynimizin temel yapı bloklarını oluşturan maddelerden biridir. Çoğunlukla deniz ürünlerinde; ayrıca ceviz, lifli yeşillikler ve keten tohumu gibi kalp-damar sağlığını yükselten ve kansere karşı koruyucu olan çoklu doymamış yağlarda bulunur.
Aynı zamanda Omega-3 yağ asitleri, çeşitli zihinsel bozukluklara dikkat çeken zihinsel süreçlerde önemli bir azaltıcı faktör olarak görülür. Beyin hücrelerini çevreleyen zarın yaklaşık %20’si yağ asitleri içerir ve beyin sinyallerinin hızlı bir şekilde hareket etmesi için büyük bir önem taşır.
Araştırmalar gösteriyor ki, zengin omega-3 içeren yiyecekleri tüketen ülkelerde; depresyon, intihar, bipolar bozukluk, doğum sonrası depresyon ve cinayet oranları düşük bulunmuştur.
Hücre zarındaki yağ asitleri beslenme yoluyla belli periodlarda yenilenmelidir. Ve bu dengeyi kurmak zordur. Omega-3, omega-6 denilen gerekli olan diğer bir grup yağlarla hassas bir denge içinde var olur.
Sorun şu ki özellikle Amerika’da omega-6 çok fazla tüketilirken, gerekli olan omega-3’ü yeterince tüketilmez. Omega-6 yaygın olarak kullanılan birçok bitkisel yağda mevcuttur. Birçok bakkal ve markette bulunan omega-6’nın çokça tüketildiği kek ve kurabiyeleri düşünün, sonsuza dek taze kalacakmış gibi görünürler.
Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden psikiyatrist Joseph Hibbeln, beslenmedeki yüksek miktardaki omega-6’nın A.B.D’nin karşı karşıya olduğu en önemli sağlık problemlerinden biri olduğunu söylüyor.
Geçtiğimiz yüzyıl boyunca, soyafasülyesi yağı tüketiminde artış oldu. Kişi başına yıllık tüketim Amerika’da yaklaşık 11kg. “Soyafasülyesi yağının vücudumuz ve beynimiz için yararlı olduğuna dair bilgiler mevcut” diyen Hibbeln, depresyonda ani yükselişi de içeren birçok sağlık probleminin beslenmemizdeki radikal değişikliklerden olabileceğini belirtiyor.
Bir dahaki sefere markete gittiğinizde krakerlerin, kurabileyelerin ve hatta fıstık ezmesinin içeriğine göz atın. Muhtemelen soyafasülyesi, keten tohumu veya mısır yağı ile paketlenmemiştir. Onun yerine, beyninize ya da modunuza bir iyilik yapın ve ceviz ya da balık yeyin.
Çeviri: ruhdoktoru.com
Kaynak: Psychology Today
Bir Cevap Yazın