Gönderen: Ruhdoktoru | Haziran 26, 2012

Çocuklarınıza Vermek İstemediğiniz Mesajlar

Birçok ebeveyn çocuğuna, “beceriksizsin”, “kendine hiç güvenme” demeyi hiç düşünmez, asla aklından bile geçirmez. Ancak; çocuklar yeterince hassas, duyarlı oldukları ve onlarla olan ilişkilerimizden ötürü derinden etkilenebildikleri için bazen en iyi niyetli söz ve eylemlerimizden, bu gibi gizli mesajları duyabilirler.

Altını çizdiğimiz mesajların çoğu şüphesiz ki pozitiftir: “Kazara sütü dökmeme rağmen annem bana karşı ne kadar sabırlı; sanırım ben ne yaparsam yapayım beni seviyor.”

Fakat diğerleri iyi niyetli olmasına rağmen daha az güven artırıcı olabilir: “Annem oyun hamuruyla çok şey yapabilir. Ben bu şeyleri yapamam, o halde izin vereyim de o yapsın.”

İşte çocuklara bilinçli olarak vermek istemediğimiz halde, bizden aldıkları en yaygın olumsuz mesajlar:

Becerikli Değilsin

Birçok anne babaya göre çocukları için bir şeyleri düzeltmek, onların mücadele etme ya da bocalamasına izin vermekten daha kolay gelir. Onlara iyilik yaptığımızı düşünürüz oysa ki durum düşündüğümüzden daha farklı algılanır. Örneğin; bebeğinizin topu sandalyenin altına yuvarlandığında alıp kendisine geri verdiğinizde, ya da beşinci sınıfa giden çocuğunuzun matematik problemlerini siz çözdüğünüzde, yolladığınız mesaj gayet nettir: Kendi başına bunu yapamazsın!

Peki bu gibi durumda ne yapılmalı?

İzleyin,  bekleyin, çocuğunuzun mücadelesini ve hislerini onaylayın; eğer bu hisler yükselişe geçerse, minik bir yardım makul olabilir. Az önceki örneğin üzerinden gidecek olursak; bebeğinizin topu için sandalyeyi biraz hareket ettirip kendisinin almasını sağlayabilirsiniz, matematik problemleri için ise çocuğunuza çözebilmesine yol gösterecek sorular sorabilirsiniz. Böylelikle çocuğunuzun basarisini elinden almamış olacaksınız.

Duygularına Hiç Güvenme

Çocuğunuz tökezlediğinde, ağladığında, güvenli olduğunu bildiğimiz bir şeye korkuyla tepki verdiğinde, ya da onu kendisine göre açıklanamaz gördüğünde onları rahatlatmak için ayni şeyler söylenir: “ Tamam geçti, önemli bir şey değil. Shhhh.” Hatta: “Yeter artık” ,“Kes şunu”.

Oysa ki o esnada çocuk kendini iyi hissetmiyordur. İncinmiştir. Üzgündür. Ve ona rehberlik eden, en güvendiği kişi -annesi- ona hissettiği şeyleri hissetmemesi gerektiğini söylüyor. Bu durum onun için yeterince kafa karıştırıcıdır.

Çocuğun göz yaşı ya da kızgınlığının kendinizi rahatsız hissettirmesine rağmen, böyle bir durumda verebilecek en doğru mesaj şudur: “hissettiklerin sadece birer histir”. Ve onları kontrol edemeyiz, hepsi kabul edilebilir ve geçerlidir. Sağlıklı bir duygusal gelişim ve kendilik hissini teşvik etmek için derin bir nefes almayı denemeli ve konuyla ilgili çocuğun duygularını ve doğrularını kabullenmeye çalışmalıyız.

Yeterli Değilsin

Çocuklar, onların ileriye yönelik gelişmelerini teşvik ederken (hatta biraz iteklerken) bile, bu mesajı alırken oldukça hassastır. Bu bazen bebeğimizin oturmasına , ayağa kalkmasına, yürümesine, “yardımcı” olduğumuzda başlar. Halbuki onlar bağımsız olarak (ortalıkta yatsalar bile) hareket etmekten oldukça mutludur. En başından itibaren bizim işimizin sadece biraz “itmek” olduğuna inanmamız gerekiyor.

Ailelerin karşılaştıkları en büyük zorluklardan birisi de çocukları hangi durum ve konumda ise o şekilde onları yürekten kabullenmek ve bununla keyiflenmek. Bunu yapmalıyız çünkü aynı oranda çocuklarımız gelişecek, büyüyecek. Yarın yeni şeyler yapıyor olacaklar, belki de birkaç dakika içinde..

Çeviri: ruhdoktoru.com

Kaynak: ehow.com 


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Kategoriler

%d blogcu bunu beğendi: