Gönderen: Ruhdoktoru | Kasım 4, 2009

Twilight: Kadınlar Ne İster

header

Kan emiciler için oldukça çekiciyiz—zaman kadar eski bir hikaye. Rutgers Üniversitesi’nden Helen Fisher’a göre “vampiler temelde kadınlar için herşeyi yapıyor.” Stephenie Meyer’in 42 milyonun üzerinde satan kitabı ve yakında ikincisinin beklendiği filmiyle Twilight serisi, sivri dişlere olan kültürel saplantıyla bir döngüyü daha başlattı.

Kitapevleri; Vampire Academy gibi başlıklarla dolu kitaplarla dolup taşarken, beyaz ekranda The Sopranos’dan sonra en yüksek reytingi HBO kanalında yayınlanan True Blood dizisi yapıyor. İster televizyon ekranında, ister kitap sayfalarında olsun konu başlığı aynı: Vampirler, yani romantizm!

Sıradan romantik starların pek çok çekiciliği vardır.  Louisville Üniversitesi’nden psikolog Michael Cunningham şöyle diyor: “Erkekler için müstehcenlik neyse kadınlar için de romantizm odur.”

Gece sönen ışıklar ve kana susamış bir yaratık.. Kadınlar, başarılı bir şekilde babalık yapıp çocuk yetiştirebilecek erkeklerden etkilenme davranışıyla programlıdır. Vampirler genellikle uzun boylu, yakışıklı (yani iyi genleri ve yüksek testesteron kombinasyonunu sinyalleyen) ve dolayısıyla analitik beceriye sahip, dürüst ve kararlı kişilerle tasvir ediliyor. Ayrıca çoğunlukla sağlıklı ve güçlü (kadının ve çocuğunun hayattını sürdürmesine yardımcı olacak kaynaklara erişimini işaret ettiği için daha çekici) resmediliyor.

Bir küçük detay daha: bazı vampirler arabaları zar gibi atarlar ve sonsuza dek yaşarlar!

Ne! Yoksa onlar insan değil mi? Onların tuhaf ve tehlikeli olması gerçeği sadece çekiciliklerini artırıyor. Yeni ve tahmin edilemeyen şeyler beynin ödül sistemini etkinleştiriyor, dopamini yükseltiyor ve zindeliğe sebep oluyor.

Fizyolojik olarak mükemmel olan bu modeller ve onların keskin kenarları tüm gösteriyi anlatamaz; en büyük cazibe kaynağı olan romantik gerilimi unutmamak lazım. Sıradan bir ölümlü; Shakespeare ve Grimm Kardeşler’in oluşturmada büyük etkisinin olduğu, klasik aşk romanı temasıyla hazırlanmış sahneye adımını atar:  ve yasak aşk.

Ebeveynlerin isteklerine ya da engellerine rağmen—prens ve hancının kızı—yasak aşkı en yoğun haliyle yaşar. Dopamin burada tekrar rol oynar. Hazzın ötesinde bu hormon; odaklanma, motivasyon ve hedefe yönelik davranışlarla ilgilidir. Fisher buna “engellenme çekimi” (frustration attraction) diyor. “Birini elde edemediğinizde, dopamin sistemi aktivasyonu devam ediyor ve denemeye devam etmeniz için size odaklanma ve motivasyon sağlıyor. “

Bütün kültürel fenomenlerde olduğu gibi, fanlar olmadan (çoğunlukla kadınlar) hiçbirşey var olamaz. Fisher bu kadınların yüksek östrojene sahip kişilik tipine ait olabileceğini söylüyor. Bu tip kadınlar, yüksek testesterona sahip alfa erkeklerini (vampirler gibi) çekici bulurlar.

Ayrıca vampir romantizmi vasıtasıyla bu kadınlar, bulundukları köşeden erkeklerin zihnindeki labirentlerin iç yüzünü öğrenebilirler. Cunninghamın kuramına göre kadınlar, vampirlerin karanlık fantezi dünyalarının erkeklerin gerçek dünyasını yansıttığını düşünürler. Bu dünyada: zarar verme ve koruma dürtüsüyle kendi davalarında savaşan kompleks, kederli mahlukların; büyük acılarını görmek, onları önemsemek ve onlara güvenmek için kadınlara ihtiyaçları vardır.

Cunningham şöyle bitiriyor: “Her kahramanın arkasında; çarpık, savunmasız bir erkek vardır. “

Çeviri: ruhdoktoru.com

Kaynak: Psychology Today


Yorum bırakın

Kategoriler